Ulus'ta Düğün / Toy Kültürü

Yazının Giriş Tarihi: 09.04.2025 18:54
Yazının Güncellenme Tarihi: 09.04.2025 18:54

*Ulus'ta Düğün / Toy Kültürü*

Milli değerlerimiz denilince akla hemen geleneklerimiz ve adetlerimiz bunlar içinde de tabiki düğünlerimiz önde gelir.
Aile kurumunun kurulmasında ilan niteliğinde olan düğünlerimiz elbetteki Ulus'umuzda da önemli bir yer tutmaktadır.

Nişan, Düğüne davet, Düğün, Danacılar ve daha fazlası....
Gelin hep birlikte geçmişte Ulus'umuzda düğün nasıl yapılır inceleyelim.

Düğün için birbirini tanıyan seven gelin ve damat, her şeyden önce bu gelin ile damadın birbirlerine açılıp sevgilerini ilan etmeleri gerekir.
Bu aşk ilanının yapıldığı en güzel yerlerden birisi de şüphesiz köy imeceleridir.
Mısır kabuğu soymak için bir araya gelen köylüler, genç kız ve erkekler, mısır yığınının etrafına yer sofrasına oturmuş gibi dizilir. Yığının etrafında oturan gençlerden birisi eğer başka bir genci beğenir hoşlanırsa soyduğu mısır kabuğunu düğüm ederek beğendiği gencin önüne atar. Bu senden hoşlandım demektir.

Her ne kadar insanların birbirine açılmasıyla ilişkiler başlasa da eskiden evliliklerin %98'i görücü usulü yapılmaktaydı.

Oğlunu evlendirmek isteyen anne, köyünden ve civar köylerden gelin adayı aramaya başlar. Gelin adayında öncelikle köy işlerine yatkınlık, bağ bahçe hayvan işlerinden anlama, yemek yapabilme, iyi huylu geçimli olma aranırdı.
Uygun gelin adayını bulan anne, eşi ve sözü geçen bir büyükle kız evine gider. Kız istenir. Bu isteme genellikle iki üç kere kız babasının gönlü olana kadar tekrarlanır.
Şayet görüşme olumlu geçerse nişan tarihi için sözleşilir.
Nişan gününden önce kızın nişan kıyafetiyle birlikte erkek tarafı genelde bir küçükbaş hayvanı kız evine yollar. Kız tarafı bu hayvanı keser pişirir ve nişan günü başka yemeklerle beraber konuklara ikram eder. Nişan takılır ve daha sonra düğün için sözleşilir düğün tarihi alınır. Bu tarih genellikle bayram sonrasına ve ekin biçim tarihinden sonraya ayarlanır.
Kız tarafı bu zaman boşluğunda alınacak listesini oğlan tarafına verir. Alınacaklar günümüzdeki gibi lüks veya çeşitli eşyalar değildir. Üç dört kat yatak döşekten ve bir miktar altından ibarettir.
Tüm hazırlıklar ve alışveriş tamamlandıktan sonra kız ve oğlan tarafı davetiye yerine geçen "okuluk" adı verilen helvayı köyüne ve çevre köylere dağıtarak düğününü bildirir. Ve at sahibi köylülerden hak alma günü için at sözü alınır. "Okuluk" helvasını alan köylüler düğün taraflarına yardım için tavuk, yumurta, bulgur, fasulye gibi gönlünden koptuğu yemek malzemelerini "okuluk" dağıtan kişiye verir. Helva dağıtan kişi yardım malzemeleriyle evine döner.

Eski düğünler genellikle üç gün sürmektedir. Cuma akşamı başlayan düğün Pazartesi günü son bulur.

Cuma günü oğlan evinde büyük bir heyecan telaş hakimdir. Evde muntazam bir çalışma yemek hazırlama konuklara hizmet ortamı vardır. Aşçı tututulur, hayvan kesilir kazan kazan yemekler pişirilir.
O gün oğlan tarafı kendi köylülerine yedirir içirir. Akşam saatlerinde başlayan eğlence sabah gün aydınlanıncaya sürer. Davullar zurnalar çalar. Yemekler yenir. Şenlik havası geceye hakim olur.

Ertesi gün cumartesi günü öğleye doğru başlık adı verilen hediyelerle kız evine gidilir. Genelde kıyafet ve küçükbaş hayvan verilir. Yemek yenir ve geri dönülür.
O gün telaş havası oğlan evine hakimdir. Bir önceki gece sabahlara kadar eğlenen oğlan köylüleri, bu gece diğer konuklara hizmet ile yükümlüdür.
Yemekler pişirilir tavuklar, etler, börekler yapılır. Akşam kız tarafından gelecek "Danacı" denilen erkekler ile civar köylülere hizmet edilir. Bu kişiler genellikle posta posta parça halinde hediyeleriyle gelir. Danacılar ve bu konuklar oğlan evinin önüne gelmeden uygun bir yerde bekleyerek geldiklerini oğlan tarafından Düğüncübaşı'na haber verir. Konukların ve Danacıların geldiğini öğrenen Düğüncübaşı davul zurna ve köçekleri konukların beklediği alana yollar. Konuklar oynaya oynaya davul zurna eşliğinde oğlan evinin önüne kadar getirilir. Bu konuklar posta posta geldikçe aynı şekilde davullar almaya gider ve sabaha kadar aynı işlem sürer.
Cumartesi gecesi yine sabaha kadar davul zurna köçek eşliğinde insanlar eğlenir sabaha kadar yer içer. Güzel bir gece geçirir.
Bunlar erkek evinde yaşanırken kız evinde kına gecesi yapılır. Kıza maniler eşliğinde kına yakılır gelin ağlatılır.Yemekler yenir.
Gece iki tarafın kendi evlerinde olan eğlencesiyle son bulur.

Pazar günü öğleye doğru oğlan tarafı kız almak için hazırlanır. Okuluk helvası dağıtılırken sözü alınan atlar oğlan evine getirilir. Atlara yalnızca kadınlar bindirilir. Alay halinde kadınlar atlarda erkekler yaya şekilde kız evine davul zurna eşliğinde gidilir.Atlara yalnızca kadınların bindirilmesi Türk kültüründe kadına verilen değeri gösterir niteliktedir. Son zamanlarda atların yerini arabalar almıştır.

Damat alayı gelin evine geldiğinde herkes atlardan iner ve ortaya atıyla beraber damat çıkar. Damat çevredekilerin şaşkın bakışları altında at ile kız tarafına gövde gösterisi yapar. Atı hızlı şekilde koşturur atı şaha kaldırır ve deyim yerindeyse kız tarafına yiğitliğini sergiler.
Damat attan inince atın yularını güvendiği birine verir. Yular saklanır. Eğer yular kız tarafının eline geçerse oğlan tarafı yular için para ödemek zorunda kalır. Kız tarafı bezin arasına damadın tahmin edemeyeceği şeyler saklae düğümler. Düğümlenen bu bez parçasına tüynük adı verilir. Damat düğümü açmadan bu bezin içinde bulunun cismi tahmin etmek zorundadır. Koklamak dokunmak serbesttir. Bulamadığı takdirde kız tarafına para öder.
Daha sonrasında damat ve sağdıcı bir masaya oturtulur. Gelinin erkek kardeşi elinde pekmez tabağı ve kaşıkla masaya gelir. Damat ve sağdıca kaşıkla pekmez tutar fakat damat ve sağdıç pekmezi yemeden kaşığı geri çeker. Amaç damadın kaşığı kapmasını engellemektir. Kaşığı ağzıyla kapan damat kaşığın sahibi olur ve kaşığı saklar.
Sonrasında yemekler ikram edilir davullar çalar oynanır. Gelin çıkacağı zaman çeyiz sandığına kardeşi oturur. Sağdıç para vermeden gelinin kardeşi sandıktan kalkmaz. Kardeşin sandıktan kalkmasıyla birlikte davulcular "Kız Çıktı" havası vurarak gelini evden çıkarır. Gelin ata veya arabaya bindirilir.
Gelinin bindiği atın yularını erkek kardeşi tutar. Gelin damat tarafına at ile giderken bir tepsi börek ile bir tane tavuk götürür.
Damat tarafı gelini alır at ile beraber kendi evine getirir. Damat evine gelen gelin attan inmez. Kendisine bir hediye sözü verilmesi ister. Bu genellikle bir hayvan, altın ya da tarladır. Hediye sözünü alan gelin attan iner. Gelin eve girmeden eşiği ve basakları yıkar, evin eşiğinin üstüne yağ ve bal sürer. Bu evliliğin yağ ve bal gibi geçmesi dileğiyle yapılır.
Gelin eve çıkarılır. Kaynana gelinin gelmesi mutluluğuyla bir gelenek olarak oynayarak şu maniyi söyler. "Ermem sandım, görmem sandım, oğlumu evlendiremem sandım, oğlunu evlendiremez diyenlere oh olsun, evlendirdim çok şükür bin şükür" der ve gelinin öne düşer. Kaynanasının düştüğünü gören gelin kaynanasını yerden kaldırır aynı mani söyleme geleneği iki, üç defa tekrar eder.
Mani geleneğinin ardından, gelinin yengeleri gelinin çeyizini serer ve gelinin erkek kardeşiyle bir adet tavuk alarak geri dönerler.
Gelin artık eşinin evine gitmiş baba ocağından çıkmıştır.
Pazartesi günü duvak adı verilen evliliğin ilk günü için bir eğlence düzenlenir kız tarafı oğlan evine gelir yer içer oynar ve geri döner.
Evliliğin üçüncü gününde "öyleme" adı verilen bir adet vardır. Gelin damat ve birkaç akraba kız evine ziyarette bulunur. Yemek sofrası kurulur. Yemek tabağının üstü ekmek ve kaşıklarla kapatılır. Gelin, tabaktaki yemeği yemeği yemek için babasında cevizi ağacı, hayvan, bahçe gibi bir hediye sözü alır. Sözü aldıktan sonra tabağın üstü açılır ve sonunda gelin yemeği yer. Düğün evreleri bu şekilde son bulmuş olur.

Geçmişte baktığımızda her ne kadar garibanlık yoksulluk boy gösterse de eski insanlar yedirmede içirmede eli bol ve cömert davranırmış sığırlar, koçlar, keçiler kesilir kazan kazan insanlara yedirilirmiş.
Şimdi de bunca bolluğa rağmen insanların düğününe gelen konularına layık gördüğü şey uyduruk bir pasta, bayat bir kurabiye ve küçük bir meyve suyu olmuş.
Keşke düğünlerimiz eski şenliğinde eski cömeretliğinde olsa da bizler yine köy meydanlarında düğün yapsak salonlara para vermesek, keşke...

Bu değerli bilgileri bana veren büyüklerime,  teyzelerime ve canın anneme babama çok teşekkür ederim.

Hayalde olsa inşallah ölmeden eski köy düğünleri gibi bir düğüne katılma imkanımız olur.
Allah bütün evlenen çiftlerimize uzun evlilikler, hayırlı evlatlar, mutlu ve sağlıklı yaşam nasip etsin.
Allah bana da hayırlı bir evlilik nasip etsin :)

Ben bu yazıyı yazarken çok keyif aldım umarım sizlerde okurken çok keyif alırsınız.
Sağlıcakla mutlu esen kalın.

Kalenderoğullarından Umutcan Koşar

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.