Bu ülkede utanma duygusu öylesine erozyona uğradı ki, milletin gözünün içine baka baka yalanı marifet, hırsızlığı da demokratik hak gibi pazarlayan bir güruh türedi. Öyle bir arsızlık hali ki, milyonlarca dolarlık yolsuzluk dosyaları ortalığa saçıldığında bile pişkin pişkin “Bize kumpas kuruyorlar” diye sızlanabiliyorlar.
Hatırlayın: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kilosu 58 lira olan manda yoğurdunu aylarca manşetten indirmeyen o sözde bağımsız gazeteciler, Manavgat Belediyesi’ndeki tatlı kutusu içinden çıkan tam 110 bin Euro’luk rüşvet parası için tek satır haber yapmadı. O para sıradan bir söylenti değil, savcılık soruşturma dosyasına girmiş, kamera kayıtları ortaya çıkmış, fotoğraflanmış, resmi kayıtlara geçmiş somut bir skandal.
Aynı kalemşörler, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde ortaya çıkan 560 milyar dolarlık usulsüz ihale iddialarına da kulak tıkadı. İhale kayıtlarının sayfa sayfa yayımlandığı belgelere rağmen, bir tane cesur manşet atmadılar. İstanbul İhale Komisyonu’ndan sızan belgelerde, belediye kaynaklarının paravan şirketlere aktarılması, ihale şartnamelerinin önceden paylaşılması ve yandaş kadrolara para aktarımı tek tek kayıt altına alınmış durumda.
Bitmedi. Adana Seyhan Belediyesi’nde yapılan denetim raporları, “temizlik alımı” adı altında yüz milyonlarca liranın naylon faturalarla şirket kasasına girdiğini belgeliyor. Adıyaman’da kamyon alımı ihalesi, Beşiktaş’ta araç kiralama sözleşmeleri, Beykoz’da yandaşlara dağıtılan konut ihaleleri... Hepsinin müfettiş raporları var. Bu raporları gören de yok, okuyan da yok. Çünkü bunların işi gazetecilik değil, tek taraflı tetikçilik.
Peki ya CHP’li yöneticiler? Onlar da en az kalemşörleri kadar pervasız. Birbirlerinin kuyusunu kazıp sonra da utanmadan hükümete iftira atıyorlar. Daha dün yaşanan kepazelik ortada: İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin eski başkanı Tunç Soyer, yeni başkan Cemil Tugay tarafından şikayet edildiği söylenerek gözaltına alındı. Yani ortada iktidar kumpası değil, parti içi hesaplaşmanın bizzat CHP’li imzası var. Her ne kadar CHP'li yöneticiler Cemil Tugay'ın şikayet ettiğini inkar etseler de Tunç Soyer’in eşinin, internete düşen videosunda “Cemil Tugay’ın Allah belasını versin, o adam o makamda oturamayacak, bunun hesabını soracağım” diye feryat ettiği ve bu şikayet iddiasını doğruladığı görülüyor.İşte belgesi, videosu merak eden internetten araştırıp bakabilir bulamazsa da ben bizzat gösterebilirim.
Eee hani kumpas? Hani devlet komplosu? Hani yüce mağduriyet hikâyeleri? Kendi partinizin yöneticisi sizi savcılığa veriyor, siz hâlâ milleti aptal yerine koyuyorsunuz.
En komiği, bu kepazeliğin üstünü örtmek için her seferinde aynı masalı anlatıyorsunuz: “Bizi AK Parti yıpratmak istiyor.” Oysa kendi belediyenizde dönen rezaletin altına kendi partinizin imzası var. İmzalı şikâyet dilekçesi, ses kayıtları, belgeler,iddialar vs vs… Hepsi soruşturma dosyalarında.
Bu milletin aklıyla alay etmeyi bırakın. Çaldığınız paralarla kendin aranızda sofralar kurup pay yaparken halkı sokağa çağırıp ülkeyi talan etmeye çalışan sizlersiniz Sonra da mağduru oynuyorsunuz. Belediyeciliği rant, hırsızlık ve eş dost kayırmacılığına çevirdiniz. O çok övdüğünüz “CHP belediyeciliği”nin gerçeği işte budur.
Ve size destek veren medyaya gelince… Siz gazeteci değil, propaganda memurusunuz. Yolsuzluk belgelerini saklayan, pislikleri örtbas eden, kamuoyunu yanıltmak için ekran başında hikâye uyduran bir koro oldunuz. “Bağımsız basın” maskesiyle, milletin cebinden çalınan serveti aklamaya çalışıyorsunuz.
Kimse kusura bakmasın: Bu hırsızlıkların, usulsüzlüklerin, ihanetlerin hesabı bir gün hukuk önünde verilecek. O zaman “Biz mağdurduk” diye çırpınsanız da kimse inanmayacak. Gerçek ortada: Çalmışsınız, paylaşamamışsınız, birbirinizi gammazlamışsınız. Şimdi de bu pisliğin üstünü örtmek için üç maymunu oynamayı marifet sanıyorsunuz.
Artık kimse sizin masallarınızı yutmuyor. O manda yoğurdunu dert edenler, bakalım milyon dolarlık yolsuzluk dosyalarını nasıl unutturacak? Gerçeklerin ayak sesleri yakında kapınıza dayanacak.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Özcan Şeker
YOLSUZLUĞUN MASKELİ BALOSU
Yolsuzluğun Maskeli Balosu;
CHP’li Belediyeler ve Üç Maymun Medyası
Bu ülkede utanma duygusu öylesine erozyona uğradı ki, milletin gözünün içine baka baka yalanı marifet, hırsızlığı da demokratik hak gibi pazarlayan bir güruh türedi. Öyle bir arsızlık hali ki, milyonlarca dolarlık yolsuzluk dosyaları ortalığa saçıldığında bile pişkin pişkin “Bize kumpas kuruyorlar” diye sızlanabiliyorlar.
Hatırlayın: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kilosu 58 lira olan manda yoğurdunu aylarca manşetten indirmeyen o sözde bağımsız gazeteciler, Manavgat Belediyesi’ndeki tatlı kutusu içinden çıkan tam 110 bin Euro’luk rüşvet parası için tek satır haber yapmadı. O para sıradan bir söylenti değil, savcılık soruşturma dosyasına girmiş, kamera kayıtları ortaya çıkmış, fotoğraflanmış, resmi kayıtlara geçmiş somut bir skandal.
Aynı kalemşörler, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde ortaya çıkan 560 milyar dolarlık usulsüz ihale iddialarına da kulak tıkadı. İhale kayıtlarının sayfa sayfa yayımlandığı belgelere rağmen, bir tane cesur manşet atmadılar. İstanbul İhale Komisyonu’ndan sızan belgelerde, belediye kaynaklarının paravan şirketlere aktarılması, ihale şartnamelerinin önceden paylaşılması ve yandaş kadrolara para aktarımı tek tek kayıt altına alınmış durumda.
Bitmedi. Adana Seyhan Belediyesi’nde yapılan denetim raporları, “temizlik alımı” adı altında yüz milyonlarca liranın naylon faturalarla şirket kasasına girdiğini belgeliyor. Adıyaman’da kamyon alımı ihalesi, Beşiktaş’ta araç kiralama sözleşmeleri, Beykoz’da yandaşlara dağıtılan konut ihaleleri... Hepsinin müfettiş raporları var. Bu raporları gören de yok, okuyan da yok. Çünkü bunların işi gazetecilik değil, tek taraflı tetikçilik.
Peki ya CHP’li yöneticiler? Onlar da en az kalemşörleri kadar pervasız. Birbirlerinin kuyusunu kazıp sonra da utanmadan hükümete iftira atıyorlar. Daha dün yaşanan kepazelik ortada: İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin eski başkanı Tunç Soyer, yeni başkan Cemil Tugay tarafından şikayet edildiği söylenerek gözaltına alındı. Yani ortada iktidar kumpası değil, parti içi hesaplaşmanın bizzat CHP’li imzası var. Her ne kadar CHP'li yöneticiler Cemil Tugay'ın şikayet ettiğini inkar etseler de Tunç Soyer’in eşinin, internete düşen videosunda “Cemil Tugay’ın Allah belasını versin, o adam o makamda oturamayacak, bunun hesabını soracağım” diye feryat ettiği ve bu şikayet iddiasını doğruladığı görülüyor.İşte belgesi, videosu merak eden internetten araştırıp bakabilir bulamazsa da ben bizzat gösterebilirim.
Eee hani kumpas? Hani devlet komplosu? Hani yüce mağduriyet hikâyeleri? Kendi partinizin yöneticisi sizi savcılığa veriyor, siz hâlâ milleti aptal yerine koyuyorsunuz.
En komiği, bu kepazeliğin üstünü örtmek için her seferinde aynı masalı anlatıyorsunuz: “Bizi AK Parti yıpratmak istiyor.” Oysa kendi belediyenizde dönen rezaletin altına kendi partinizin imzası var. İmzalı şikâyet dilekçesi, ses kayıtları, belgeler,iddialar vs vs… Hepsi soruşturma dosyalarında.
Bu milletin aklıyla alay etmeyi bırakın. Çaldığınız paralarla kendin aranızda sofralar kurup pay yaparken halkı sokağa çağırıp ülkeyi talan etmeye çalışan sizlersiniz Sonra da mağduru oynuyorsunuz. Belediyeciliği rant, hırsızlık ve eş dost kayırmacılığına çevirdiniz. O çok övdüğünüz “CHP belediyeciliği”nin gerçeği işte budur.
Ve size destek veren medyaya gelince… Siz gazeteci değil, propaganda memurusunuz. Yolsuzluk belgelerini saklayan, pislikleri örtbas eden, kamuoyunu yanıltmak için ekran başında hikâye uyduran bir koro oldunuz. “Bağımsız basın” maskesiyle, milletin cebinden çalınan serveti aklamaya çalışıyorsunuz.
Kimse kusura bakmasın: Bu hırsızlıkların, usulsüzlüklerin, ihanetlerin hesabı bir gün hukuk önünde verilecek. O zaman “Biz mağdurduk” diye çırpınsanız da kimse inanmayacak. Gerçek ortada: Çalmışsınız, paylaşamamışsınız, birbirinizi gammazlamışsınız. Şimdi de bu pisliğin üstünü örtmek için üç maymunu oynamayı marifet sanıyorsunuz.
Artık kimse sizin masallarınızı yutmuyor. O manda yoğurdunu dert edenler, bakalım milyon dolarlık yolsuzluk dosyalarını nasıl unutturacak? Gerçeklerin ayak sesleri yakında kapınıza dayanacak.