Yolsuzluğu Aklamak İçin Halkı Sokağa Çağırmak: CHP’nin Çifte Standardı
Türkiye’de siyasetin seyrini uzun yıllardır izliyoruz. Muhalefet etmekle kaos çıkarmak arasındaki farkı bilmeyen bir zihniyet var karşımızda. CHP yönetimi, belediyelerinde ayyuka çıkan yolsuzluk, usulsüzlük ve terör iltisakı iddiaları karşısında yüzleşmek yerine her zaman yaptığı şeyi yaptı: “Siyasi operasyon” çığlıkları atarak milleti kışkırtmaya çalıştı.
Oysa resmi veriler ortada. Sadece 2024’te belediyeler hakkında verilen 176 soruşturma izninin 59’u AK Partili belediyelere ait. Son dört yılda da AK Partili 225 belediye hakkında işlem yapılmış. Üstelik bu sadece soruşturma değil; birçok AK Partili belediye başkanı yargı önünde hesap vermiş, ağır hapis cezaları almış.
Burdur Bucak Belediye Başkanı 12 yıl, Mudanya Belediye Başkanı 5 yıl, Diyarbakır Bağlar Belediye Başkanı 3 yıl 9 ay hapis cezası almış. Buna rağmen AK Parti yönetimi çıkıp da “Devlet bize kumpas kuruyor, halkı sokağa çağırıyoruz” diye tehdit etmemiş. Kimse adaleti tanımamazlık etmemiş, sokağı karıştırmayı çözüm sanmamış.
Fakat CHP, yolsuzluğa bulaşan yöneticilerini savunmakla kalmıyor, toplumu da bilerek zehirliyor. “Bize dokunamazsınız” diye imtiyaz istiyorlar. Hukukun önünde hesap vermek yerine, devleti ve mahkemeleri suçlamayı alışkanlık haline getirmiş durumdalar.
Yolsuzluk yapan kim olursa olsun yargılanmalı, cezalandırılmalı. Burada mesele hangi partiden olduğunuz değil, işlediğiniz suçtur. Ancak CHP’nin bu gerçeği kabullenmek yerine sürekli mağduriyet hikayeleri anlatması, halkın aklıyla alay etmektir.
Halkı sokaklara çağırarak, ülkeyi istikrarsızlığa sürükleyerek hiçbir şeyi aklayamazsınız. Yolsuzluğu savunmak, devleti hedef göstermek, milleti provoke etmek demokratik muhalefet değil; sorumsuzluktur.
Türkiye’de hukuk herkese işler. Bu düzeni değiştirmek için ne kadar bağırırsanız bağırın, gerçekler ortada. Artık bu ülke, belediye kasalarını talan edenleri “muhalif” kılıfıyla koruyan zihniyete prim vermeyecek.
Siyaset, suçu örtmek değil; hatanın da hesabını verebilmektir. CHP yönetimi bu basit gerçeği anlamak yerine, sokakları tehdit diliyle dizayn etmeye çalışıyor. Ama ne yaparsanız yapın, millet yalanlarınızın arkasında hizaya geçmeyecek.
Unutmayın:
Yolsuzluğu aklamak için ülkeyi karıştırmaya kalkmak, siyaset değil, sorumsuzluğun en açık ifadesidir. Bu milletin vicdanı da feraseti de buna boyun eğmez.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Özcan Şeker
YOLSUZLUĞU AKLAMAK İÇİN HALKI SOKAĞA ÇAĞIRMAK
Yolsuzluğu Aklamak İçin Halkı Sokağa Çağırmak: CHP’nin Çifte Standardı
Türkiye’de siyasetin seyrini uzun yıllardır izliyoruz. Muhalefet etmekle kaos çıkarmak arasındaki farkı bilmeyen bir zihniyet var karşımızda. CHP yönetimi, belediyelerinde ayyuka çıkan yolsuzluk, usulsüzlük ve terör iltisakı iddiaları karşısında yüzleşmek yerine her zaman yaptığı şeyi yaptı: “Siyasi operasyon” çığlıkları atarak milleti kışkırtmaya çalıştı.
Oysa resmi veriler ortada. Sadece 2024’te belediyeler hakkında verilen 176 soruşturma izninin 59’u AK Partili belediyelere ait. Son dört yılda da AK Partili 225 belediye hakkında işlem yapılmış. Üstelik bu sadece soruşturma değil; birçok AK Partili belediye başkanı yargı önünde hesap vermiş, ağır hapis cezaları almış.
Burdur Bucak Belediye Başkanı 12 yıl, Mudanya Belediye Başkanı 5 yıl, Diyarbakır Bağlar Belediye Başkanı 3 yıl 9 ay hapis cezası almış. Buna rağmen AK Parti yönetimi çıkıp da “Devlet bize kumpas kuruyor, halkı sokağa çağırıyoruz” diye tehdit etmemiş. Kimse adaleti tanımamazlık etmemiş, sokağı karıştırmayı çözüm sanmamış.
Fakat CHP, yolsuzluğa bulaşan yöneticilerini savunmakla kalmıyor, toplumu da bilerek zehirliyor. “Bize dokunamazsınız” diye imtiyaz istiyorlar. Hukukun önünde hesap vermek yerine, devleti ve mahkemeleri suçlamayı alışkanlık haline getirmiş durumdalar.
Yolsuzluk yapan kim olursa olsun yargılanmalı, cezalandırılmalı. Burada mesele hangi partiden olduğunuz değil, işlediğiniz suçtur. Ancak CHP’nin bu gerçeği kabullenmek yerine sürekli mağduriyet hikayeleri anlatması, halkın aklıyla alay etmektir.
Halkı sokaklara çağırarak, ülkeyi istikrarsızlığa sürükleyerek hiçbir şeyi aklayamazsınız. Yolsuzluğu savunmak, devleti hedef göstermek, milleti provoke etmek demokratik muhalefet değil; sorumsuzluktur.
Türkiye’de hukuk herkese işler. Bu düzeni değiştirmek için ne kadar bağırırsanız bağırın, gerçekler ortada. Artık bu ülke, belediye kasalarını talan edenleri “muhalif” kılıfıyla koruyan zihniyete prim vermeyecek.
Siyaset, suçu örtmek değil; hatanın da hesabını verebilmektir. CHP yönetimi bu basit gerçeği anlamak yerine, sokakları tehdit diliyle dizayn etmeye çalışıyor. Ama ne yaparsanız yapın, millet yalanlarınızın arkasında hizaya geçmeyecek.
Unutmayın:
Yolsuzluğu aklamak için ülkeyi karıştırmaya kalkmak, siyaset değil, sorumsuzluğun en açık ifadesidir. Bu milletin vicdanı da feraseti de buna boyun eğmez.