İsrail’in gizli toplantılarından sızan tartışmalar, tek bir gerçeği ifşa ediyor: Türkiye’ye saldırmak, hesaplanandan çok daha ağır bir bedel demektir.
Ve bu bedeli görenlerin hevesleri yerle bir oluyor, cesareti kuruyor.
Çünkü karşılarında artık yalnızca askerî güç yok; karşılarında tarih boyunca dimdik durmuş, modern çağda ise her alanda kudretini katlayan Türk milleti ve TÜRKİYE CUMHURİYETİ devleti var.
Bugün Türkiye’nin savunma sanayisi göğsümüzü kabartan bir gerçek. SİHA’larımız, dünyada savaş dengelerini değiştiren bir marka haline geldi. Hava savunmamız, gökyüzümüzu boş bir hedef olmaktan çıkarıyor; denizlerde Mavi Vatan doktriniyle kurulan caydırıcı varlık, Akdeniz’in kurallarını yeniden yazıyor. Türkiye’ye saldırmayı düşünen herkes önce bu duvarı aşmayı hayal etsin!
Ama güç yalnızca silah değil. Türkiye, diplomaside de artık oyunun kurucusu. NATO üyesi bir devlete yapılacak saldırı, sadece Ankara’ya değil, tüm ittifaka meydan okumaktır. Bu, askeri, diplomatik ve ekonomik fırtınaların başlangıcıdır. İsrail’in de bildiği gerçek şudur: Türkiye’ye saldırmak demek, sahada, masada ve dünyada kaybetmeye razı olmak demektir.
İçerde ise millet dimdik ayakta. On yıllardır terör örgütleriyle mücadele eden, tüm saldırılara ve dezenformasyon oyunlarına karşı direnç kazanan bir milletiz. Panik yok, korku yok; var olan tek şey, birleşmiş bir irade ve sarsılmaz bir kararlılıktır. Bu irade karşısında hiçbir propaganda, hiçbir oyun tutmaz.
Ve korku açıkça görülüyor: İsrail’in masasında kayıp etme, yok olma korkusu, yalnız kalma korkusu, sahada başarısız olma korkusu…
Ama en büyük korku, karşılarında Türk milletinin sarsılmaz iradesini bulma korkusu.
Şunu herkes bilsin: Türkiye’ye saldırmak, yalnızca bir ülkeye saldırmak değildir; bölgesel dengelere, sahaya ve diplomasinin tüm güç alanına saldırmaktır. Ve bu bedel, hesaplayanların tahmin edemeyeceği kadar ağırdır.
Bu yüzden tokat keskin ve nettir: Türkiye’ye dokunmak, cesaret ister. Ve hiçbir plan, hiçbir hesap, bu milletin gücü karşısında hayata geçemez. Saldıran kendi planında boğulur; çünkü Türk milleti ne sahada ne masada geri adım atmaz.
Türkiye’nin gücü, kararlılığı ve iradesi, dünyanın tüm hesaplarını alt üst edecek kudrettedir ve herkese net mesajdır : Türkiye Osmanlı tokatını atar; o tokat planı yapanların yüzünde patlar!
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Web.tv
Özcan Şeker
TÜRKİYE'YE SALDIRMAK CESARET İSTER
TÜRKİYE'YE SALDIRMAK CESARET İSTER
İsrail’in gizli toplantılarından sızan tartışmalar, tek bir gerçeği ifşa ediyor: Türkiye’ye saldırmak, hesaplanandan çok daha ağır bir bedel demektir.
Ve bu bedeli görenlerin hevesleri yerle bir oluyor, cesareti kuruyor.
Çünkü karşılarında artık yalnızca askerî güç yok; karşılarında tarih boyunca dimdik durmuş, modern çağda ise her alanda kudretini katlayan Türk milleti ve TÜRKİYE CUMHURİYETİ devleti var.
Bugün Türkiye’nin savunma sanayisi göğsümüzü kabartan bir gerçek. SİHA’larımız, dünyada savaş dengelerini değiştiren bir marka haline geldi. Hava savunmamız, gökyüzümüzu boş bir hedef olmaktan çıkarıyor; denizlerde Mavi Vatan doktriniyle kurulan caydırıcı varlık, Akdeniz’in kurallarını yeniden yazıyor. Türkiye’ye saldırmayı düşünen herkes önce bu duvarı aşmayı hayal etsin!
Ama güç yalnızca silah değil. Türkiye, diplomaside de artık oyunun kurucusu. NATO üyesi bir devlete yapılacak saldırı, sadece Ankara’ya değil, tüm ittifaka meydan okumaktır. Bu, askeri, diplomatik ve ekonomik fırtınaların başlangıcıdır. İsrail’in de bildiği gerçek şudur: Türkiye’ye saldırmak demek, sahada, masada ve dünyada kaybetmeye razı olmak demektir.
İçerde ise millet dimdik ayakta. On yıllardır terör örgütleriyle mücadele eden, tüm saldırılara ve dezenformasyon oyunlarına karşı direnç kazanan bir milletiz. Panik yok, korku yok; var olan tek şey, birleşmiş bir irade ve sarsılmaz bir kararlılıktır. Bu irade karşısında hiçbir propaganda, hiçbir oyun tutmaz.
Ve korku açıkça görülüyor: İsrail’in masasında kayıp etme, yok olma korkusu, yalnız kalma korkusu, sahada başarısız olma korkusu…
Ama en büyük korku, karşılarında Türk milletinin sarsılmaz iradesini bulma korkusu.
Şunu herkes bilsin: Türkiye’ye saldırmak, yalnızca bir ülkeye saldırmak değildir; bölgesel dengelere, sahaya ve diplomasinin tüm güç alanına saldırmaktır. Ve bu bedel, hesaplayanların tahmin edemeyeceği kadar ağırdır.
Bu yüzden tokat keskin ve nettir: Türkiye’ye dokunmak, cesaret ister. Ve hiçbir plan, hiçbir hesap, bu milletin gücü karşısında hayata geçemez. Saldıran kendi planında boğulur; çünkü Türk milleti ne sahada ne masada geri adım atmaz.
Türkiye’nin gücü, kararlılığı ve iradesi, dünyanın tüm hesaplarını alt üst edecek kudrettedir ve herkese net mesajdır : Türkiye Osmanlı tokatını atar; o tokat planı yapanların yüzünde patlar!