Gazze’de akan kanın durması için diplomasi trafiği sürerken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararlı duruşu sadece Türkiye’de değil, bütün mazlum coğrafyalarda umut oldu. Şarm El-Şeyh’te yaşanan gelişmeler, artık dünyanın Türkiye’siz karar alamayacağını bir kez daha gösterdi.
Erdoğan’ın Duruşu: Mazlumların Umudu, Adaletin Bayrağı
Dünya yeni bir çağın eşiğinde.
Küresel düzen sarsılıyor, vicdanın sesi yeniden yükseliyor.
Ve o sesin en güçlü yankısı, Ankara’dan geliyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Filistin meselesinde yalnızca bir devlet başkanı değil, ümmetin sesi, adaletin temsilcisi haline geldi.
Gazze’de bombalar patlarken, Erdoğan’ın “Netanyahu varsa biz yokuz” mesajı, sessiz dünyanın suratına çarpan tokat gibi yankılandı.
Trump’tan Gelen İtiraf: “Erdoğan Harikaydı”
ABD Başkanı Donald Trump’ın şu sözleri, aslında dünyanın geldiği noktayı özetliyor:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan harikaydı, gerçekten çok yardımcı oldu. Çünkü kendisine çok saygı duyuluyor.”
Bu cümle, sadece bir diplomatik nezaket değildir.
Bu, Batı’nın Türkiye gerçeğini artık kabullenmek zorunda kaldığının itirafıdır.
Yıllarca Türkiye’yi yönlendirmeye, baskı altına almaya çalışan çevreler, bugün Erdoğan’sız bir Ortadoğu tablosunun mümkün olmadığını görüyor.
Çünkü Türkiye artık sadece bir bölgesel aktör değil, küresel bir denge unsurudur.
“Netanyahu Varsa Biz Yokuz” – Onurlu Bir Duruşun Tarihi
Şarm El-Şeyh zirvesi öncesi Netanyahu’nun davet edildiği haberi geldiğinde, Ankara kararlıydı:
“Netanyahu varsa biz yokuz.”
Bu duruş, sadece siyasi bir rest değil; vicdanın ve adaletin bir manifestosuydu.
Ve sonuç kısa sürede ortaya çıktı: Netanyahu zirveye katılamadı.
Erdoğan’ın tavrı, diplomasinin ezberlerini bozdu.
Zulme karşı susmayan bir liderin iradesi, diplomatik hesapların önüne geçti.
İşte Türkiye’nin farkı burada: çıkarla değil, ilkeyle hareket eden bir ülke.
Pas Geçen Uçak, Geçilmez Bir Onur
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uçağının Şarm El-Şeyh pistini pas geçmesi teknik bir detaydı.
Ama o birkaç dakikalık manevra, milletin yüreğinde bir sembole dönüştü.
Herkesin aklında aynı soru vardı: “Yeni bir One Minute mi geliyor?”
Belki teknik bir zorunluluktu, ama anlamı büyüktü.
Çünkü Türkiye artık geri adım atan değil, zulme geçit vermeyen bir ülkedir.
O uçak o gün, sadece bir piste değil, tarihe dokundu.
Küresel Güç, Yerli İrade
Trump’ın sözleri Türkiye’nin gücünü bir kez daha ortaya koydu:
“Türkiye denen yerden gelen bu beyefendi, dünyanın en güçlü ordularından birine sahip.”
Evet, Türkiye’nin gücü artık sadece ordusundan değil, iradesinden geliyor.
SİHA’lardan enerji politikalarına, Gazze’den Karabağ’a uzanan çizgide Türkiye, adalet eksenli bir dış politika inşa ediyor.
Bugün hiçbir küresel aktör, Türkiye’yi devre dışı bırakarak bir kriz çözemiyor.
Çünkü Türkiye artık masada değil, masayı kuran ülke.
Bir Milletin Dirilişi, Bir Liderin İzinde
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliği, sadece siyasi değil, manevi bir diriliştir.
Yüzyıllar boyunca ümmetin umudu olan bu topraklar, bugün yeniden aynı misyonu taşıyor.
Kudüs’ten Mogadişu’ya, Bakü’den Saraybosna’ya kadar her mazlum coğrafyada Türkiye’ye bir dua yükseliyor.
Çünkü biliyorlar ki;
“Erdoğan konuştuğunda dünya susmak zorunda kalıyor.”
Batı onu “sert” ve “inatçı” olarak tanımlıyor.
Oysa bu millet, onun kararlılığında imanın, iradenin ve adaletin izini görüyor.
Son Söz: Türkiye Yürüyor, Tarih Yazılıyor
Bir zamanlar başkalarının şekillendirdiği oyunlarda piyon olan Türkiye, bugün oyunun kurucusu haline geldi.
Erdoğan’ın liderliğinde bu millet, yalnızca kendi geleceğini değil, ümmetin kaderini de yeniden yazıyor.
Türkiye artık susmuyor.
Mazlumun sesi, zalimin korkusu oluyor.
Bu yürüyüş sadece siyasi değil, manevi bir dirilişin yürüyüşü.
Erdoğan’ın liderliğiyle Türkiye, tarihin doğru yerinde, doğru safta duruyor.
Ve dünya, artık bunu değiştiremeyecek.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Özcan Şeker
TÜRKİYE'NİN ONURLU DİRENİŞİ
Erdoğan’ın Liderliği Dünyada Yankı Buluyor
Gazze’de akan kanın durması için diplomasi trafiği sürerken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararlı duruşu sadece Türkiye’de değil, bütün mazlum coğrafyalarda umut oldu. Şarm El-Şeyh’te yaşanan gelişmeler, artık dünyanın Türkiye’siz karar alamayacağını bir kez daha gösterdi.
Erdoğan’ın Duruşu: Mazlumların Umudu, Adaletin Bayrağı
Dünya yeni bir çağın eşiğinde.
Küresel düzen sarsılıyor, vicdanın sesi yeniden yükseliyor.
Ve o sesin en güçlü yankısı, Ankara’dan geliyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Filistin meselesinde yalnızca bir devlet başkanı değil, ümmetin sesi, adaletin temsilcisi haline geldi.
Gazze’de bombalar patlarken, Erdoğan’ın “Netanyahu varsa biz yokuz” mesajı, sessiz dünyanın suratına çarpan tokat gibi yankılandı.
Trump’tan Gelen İtiraf: “Erdoğan Harikaydı”
ABD Başkanı Donald Trump’ın şu sözleri, aslında dünyanın geldiği noktayı özetliyor:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan harikaydı, gerçekten çok yardımcı oldu. Çünkü kendisine çok saygı duyuluyor.”
Bu cümle, sadece bir diplomatik nezaket değildir.
Bu, Batı’nın Türkiye gerçeğini artık kabullenmek zorunda kaldığının itirafıdır.
Yıllarca Türkiye’yi yönlendirmeye, baskı altına almaya çalışan çevreler, bugün Erdoğan’sız bir Ortadoğu tablosunun mümkün olmadığını görüyor.
Çünkü Türkiye artık sadece bir bölgesel aktör değil, küresel bir denge unsurudur.
“Netanyahu Varsa Biz Yokuz” – Onurlu Bir Duruşun Tarihi
Şarm El-Şeyh zirvesi öncesi Netanyahu’nun davet edildiği haberi geldiğinde, Ankara kararlıydı:
“Netanyahu varsa biz yokuz.”
Bu duruş, sadece siyasi bir rest değil; vicdanın ve adaletin bir manifestosuydu.
Ve sonuç kısa sürede ortaya çıktı: Netanyahu zirveye katılamadı.
Erdoğan’ın tavrı, diplomasinin ezberlerini bozdu.
Zulme karşı susmayan bir liderin iradesi, diplomatik hesapların önüne geçti.
İşte Türkiye’nin farkı burada: çıkarla değil, ilkeyle hareket eden bir ülke.
Pas Geçen Uçak, Geçilmez Bir Onur
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uçağının Şarm El-Şeyh pistini pas geçmesi teknik bir detaydı.
Ama o birkaç dakikalık manevra, milletin yüreğinde bir sembole dönüştü.
Herkesin aklında aynı soru vardı: “Yeni bir One Minute mi geliyor?”
Belki teknik bir zorunluluktu, ama anlamı büyüktü.
Çünkü Türkiye artık geri adım atan değil, zulme geçit vermeyen bir ülkedir.
O uçak o gün, sadece bir piste değil, tarihe dokundu.
Küresel Güç, Yerli İrade
Trump’ın sözleri Türkiye’nin gücünü bir kez daha ortaya koydu:
“Türkiye denen yerden gelen bu beyefendi, dünyanın en güçlü ordularından birine sahip.”
Evet, Türkiye’nin gücü artık sadece ordusundan değil, iradesinden geliyor.
SİHA’lardan enerji politikalarına, Gazze’den Karabağ’a uzanan çizgide Türkiye, adalet eksenli bir dış politika inşa ediyor.
Bugün hiçbir küresel aktör, Türkiye’yi devre dışı bırakarak bir kriz çözemiyor.
Çünkü Türkiye artık masada değil, masayı kuran ülke.
Bir Milletin Dirilişi, Bir Liderin İzinde
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliği, sadece siyasi değil, manevi bir diriliştir.
Yüzyıllar boyunca ümmetin umudu olan bu topraklar, bugün yeniden aynı misyonu taşıyor.
Kudüs’ten Mogadişu’ya, Bakü’den Saraybosna’ya kadar her mazlum coğrafyada Türkiye’ye bir dua yükseliyor.
Çünkü biliyorlar ki;
“Erdoğan konuştuğunda dünya susmak zorunda kalıyor.”
Batı onu “sert” ve “inatçı” olarak tanımlıyor.
Oysa bu millet, onun kararlılığında imanın, iradenin ve adaletin izini görüyor.
Son Söz: Türkiye Yürüyor, Tarih Yazılıyor
Bir zamanlar başkalarının şekillendirdiği oyunlarda piyon olan Türkiye, bugün oyunun kurucusu haline geldi.
Erdoğan’ın liderliğinde bu millet, yalnızca kendi geleceğini değil, ümmetin kaderini de yeniden yazıyor.
Türkiye artık susmuyor.
Mazlumun sesi, zalimin korkusu oluyor.
Bu yürüyüş sadece siyasi değil, manevi bir dirilişin yürüyüşü.
Erdoğan’ın liderliğiyle Türkiye, tarihin doğru yerinde, doğru safta duruyor.
Ve dünya, artık bunu değiştiremeyecek.