MEYDANLARDA BAŞKA,KAPALI KAPILAR ARDINDA BAŞKA

Yazının Giriş Tarihi: 28.06.2025 19:17
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.06.2025 19:26

Meydanlarda Başka, Kapalı Kapılar Ardında Başka: CHP’nin İki Yüzlü Siyaseti Türkiye’yi Nereye Götürür?

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), yıllardır meydanlarda “demokrasi”, “hukukun üstünlüğü” ve “katılımcı siyaset” sloganlarıyla topluma şirin görünmeye çalışan ama perde arkasında ise demokrasiyi ayaklar altına alan bir partidir.

Son günlerde yaşananlar bu konuda ne kadar haklı olduğumu daha çok göz önüne seriyor, yani CHP'nin meydanlardaki söylemlerinin sadece bir vitrin olduğunu, perde arkasında ise bambaşka bir zihniyetin hüküm sürdüğünü apaçık ortaya koyuyor.

Bakın tabloya:

Bir yanda eski genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu, kurultayın iptal edilmesi ihtimalini fırsat bilerek geri dönmeye hazırlanıyor. Bizzat kendi avukatları üzerinden basına “Ben dönmeye hazırım” mesajları sızdırıyor.

Diğer yanda mevcut genel başkan Özgür Özel, yargı kararı çıkmadan günler önce “Tanımam” diye beyanat veriyor, örgütü “direnişe” çağırıyor.

Bir yanda CHP’li akademisyenler, “Bu iş artık sopa ile olur” diyerek demokrasi söylemini ayaklar altına alıyor.

Öte yanda Ekrem İmamoğlu ve yakın çevresi, her tarafa mesaj gönderip “Birlik görüntüsü” peşinde koşuyor ama hiçbiri samimi bir tutum sergileyemiyor.

Dün meydanlarda demokrasi nutukları atarak sahte söylemler ile halkın gönlünü kazanmaya çalışanlar, bugün aynı meselede kapalı kapılar ardında güç kavgasına girişiyor, birbirinin kuyusunu kazıyor ve mahkeme kararlarını bile tanımamayı meşru sayıyor.Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu.

CHP’nin halkı aldatma pratiği maalesef yeni değil.

Bir gün “parti içi demokrasi” diye bağırırlar, ertesi gün olağanüstü kongrelerde delege oyunlarıyla rakiplerini tasfiye ederler.

Bir gün “hukuk üstün gelecek” derler, ertesi gün işlerine gelmeyen kararı tanımayız derler.

Bir gün “halkın iradesi” derler, ertesi gün kapalı kapılarda koltuk pazarlığı yaparlar.

Bu söylem-eylem çelişkisi, CHP’nin Türkiye için neden kronik bir güven sorunu olduğunu gayet iyi açıklar.

Peki Böyle Bir CHP İktidara Gelirse Ne Olur?

Bugün daha kendi iç düzenini hukukla, demokrasiyle çözemeyen bir partinin yarın ülkeyi yönetme iddiası, aslında büyük bir tehlike işaretidir.

Çünkü:

Kendi içindeki anlaşmazlığı hukuk yoluyla çözmeyen bir parti, ülke yönetiminde yargıyı araçsallaştırır.

Söylediğiyle yaptığı bu kadar farklı olan bir parti, devlet kurumlarını keyfi biçimde kullanır.

Demokrasi sadece kazandığında geçerli diyen bir parti, muhalif tüm sesleri susturur.

Kısacası, CHP’nin bugünkü tavırları, iktidara geldiklerinde Türkiye’yi derin bir meşruiyet krizine ve siyasi kaosa sürükleyebileceklerinin habercisidir.

30 Haziran Davası ve Sonrası;

Önümüzdeki günlerde kurultayın iptali gündeme gelirse,

CHP’nin:

Yargı kararını hiçe sayan açıklamaları,

Tabanını sokağa çağıran söylemleri,

Koltuk kavgasını “demokrasi mücadelesi” diye pazarlaması,çok daha görünür olacak.

Ve umuyorum ki halkın büyük bir bölümü, bu iki yüzlü siyasetin maskesini düşürüp gerçekleri görecek.

CHP yıllardır meydanlarda halka umut satarken, eylemleriyle güven yok eden bir partidir. Bugün kendi partisini bile yönetemeyen bu zihniyet, yarın Türkiye’yi yönetmeye kalkarsa, ülkeyi çıkmazlara sürükleyeceği aşikârdır.

Eğer demokrasi ve hukuk gerçekten bu millet için değerliyse, söylemle eylem arasındaki uçurumu görmek, bu çifte standartlı siyasete karşı uyanık olmak hepimizin sorumluluğudur.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.