Son günlerde yaşanan gelişmeler bize bir kez daha gösterdi ki, bölgemizde olup biten hiçbir olay tesadüf değil. Siyonist İsrail’in yıllardır arzuladığı “Büyük İsrail” hayali, önünde tek engel olarak Türkiye’yi görüyor. Bu gerçeği saklamıyorlar, perdelemiyorlar. Doğrudan karşı karşıya gelmeye cesaret edemedikleri için, terör örgütlerini finanse ederek, vekâlet savaşlarıyla bizi oyalamaya çalıştılar. Ama Türk Devlet Aklı ve Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ın dirayeti sayesinde bu planlar tek tek boşa çıkarıldı.
Rusya–Ukrayna çatışmasıyla denediler, olmadı. Pakistan–Hindistan gerilimiyle denediler, başaramadılar. İran üzerinden Türkiye’yi zayıflatmak istediler, yine tutmadı. Çünkü onlar da çok iyi biliyorlar ki, destekçileri olmadan Türkiye karşısında ayakta kalmaları imkânsızdır.
Şimdi gözümüzün önünde yeni bir oyun sahneye konuyor. İsrail’in son günlerde Katar, Lübnan, Gazze ve özellikle Suriye’ye yönelik saldırıları sıradan rutinler gibi gösterilmeye çalışılıyor. Oysa hedefin Türkiye olduğu apaçık ortada. Palmira bölgesine yapılan saldırı bunun en açık kanıtı. Çünkü Türkiye uzun zamandır bu bölgede hava savunma sistemleri ve SİHA’larla desteklenecek bir üs çalışması yürütüyordu. İsrail’in rahatsızlığı, “kırmızı çizgileri” buradan kaynaklanıyor.
Fakat unuttukları bir gerçek var: Türk Devlet geleneği. Biz sabrımızla biliniriz. Hesap görmeyi hep en sona bırakırız. Ama gün gelir, o hesap bir defada görülür ve geri dönüş olmaz. Bugün İsrail’in saldırıları, tahrikleri ve özellikle Netanyahu’nun katliam siyaseti karşısında sıcak temastan başka bir çözüm yolu bırakılmadığı noktaya doğru ilerliyoruz.
Hackerların Mesajı
Tam da bu gerilimler yaşanırken, İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz’ın telefon numarası sosyal medyaya sızdırıldı. Türk sosyal medya kullanıcılarının görüntülü aramaları İsrail basınında geniş yer buldu. Küçük ama anlamlı bir mesaj: “Artık hiçbiriniz güvende değilsiniz.” Bu aslında siber bir uyarıydı. İsrail’in hangi kalın duvarların arkasına saklanırsa saklansın, Türk gençliğinin, Türk hackerlarının bir adım ötesine ulaşabileceğini gösterdi.
Charlie Kirk Meselesi
Bir diğer olay ise ABD’de yaşanan saldırıyla gündeme gelen Charlie Kirk’tür. Kirk, uzun zamandır İsrail yanlısı söylemleriyle tanınan bir figür. Donald Trump’a yakınlığıyla biliniyor, sık sık İsrail’in güvenlik politikalarını savunuyor, Filistin’deki katliamlara sessiz kalmakla yetinmeyip adeta meşrulaştırmaya çalışıyor. Şimdi uğradığı saldırı üzerinden kendini mağdur gibi lanse etmeye çalışıyorlar. Oysa unutmamak gerekir ki, İsrail’i kayıtsız şartsız destekleyen her ses, bölgemizde akan kanın ortağıdır.
Kirk, yıllardır genç kitleleri etkilemeye çalışıyor; onların zihninde İsrail’in zulmünü sıradanlaştırıyor. Bugün yaşadığı olay elbette bireysel bir saldırıdır ve şiddet hiçbir şekilde savunulamaz. Ama şu soruyu sormak hakkımızdır: Dünyada siyasi şiddeti körükleyen asıl güç kim? Gazze’de çocukları katleden bombaları kim gönderiyor? Masumları katleden Netanyahu ve onun destekçileri değil mi?
İsrail’in son saldırıları ve bu saldırıları alkışlayan Batılı siyasetçiler, aslında Türkiye’nin büyüyen gücünden duydukları korkuyu gizleyemiyorlar. Onlar biliyor ki, Türkiye bölgesinde kararlılıkla var oldukça, İsrail’in hayalleri birer birer çökecektir.
Buradan açıkça ifade edelim: Ne Palmira’daki üs çalışmalarımızdan, ne bölgedeki varlığımızdan, ne de Filistin davasına sahip çıkmaktan geri adım atmayacağız. Türkiye sabırlıdır, ama sabrının da bir sınırı vardır. O sınır aşıldığında ise İsrail için hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.
Rabbim milletimizi, devletimizi ve Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ın şahsında cisimleşen kadim devlet aklını muzaffer eylesin
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Özcan Şeker
HESAP ZAMANI YAKLAŞIYOR
HESAP ZAMANI YAKLAŞIYOR
Son günlerde yaşanan gelişmeler bize bir kez daha gösterdi ki, bölgemizde olup biten hiçbir olay tesadüf değil. Siyonist İsrail’in yıllardır arzuladığı “Büyük İsrail” hayali, önünde tek engel olarak Türkiye’yi görüyor. Bu gerçeği saklamıyorlar, perdelemiyorlar. Doğrudan karşı karşıya gelmeye cesaret edemedikleri için, terör örgütlerini finanse ederek, vekâlet savaşlarıyla bizi oyalamaya çalıştılar. Ama Türk Devlet Aklı ve Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ın dirayeti sayesinde bu planlar tek tek boşa çıkarıldı.
Rusya–Ukrayna çatışmasıyla denediler, olmadı. Pakistan–Hindistan gerilimiyle denediler, başaramadılar. İran üzerinden Türkiye’yi zayıflatmak istediler, yine tutmadı. Çünkü onlar da çok iyi biliyorlar ki, destekçileri olmadan Türkiye karşısında ayakta kalmaları imkânsızdır.
Şimdi gözümüzün önünde yeni bir oyun sahneye konuyor. İsrail’in son günlerde Katar, Lübnan, Gazze ve özellikle Suriye’ye yönelik saldırıları sıradan rutinler gibi gösterilmeye çalışılıyor. Oysa hedefin Türkiye olduğu apaçık ortada. Palmira bölgesine yapılan saldırı bunun en açık kanıtı. Çünkü Türkiye uzun zamandır bu bölgede hava savunma sistemleri ve SİHA’larla desteklenecek bir üs çalışması yürütüyordu. İsrail’in rahatsızlığı, “kırmızı çizgileri” buradan kaynaklanıyor.
Fakat unuttukları bir gerçek var: Türk Devlet geleneği. Biz sabrımızla biliniriz. Hesap görmeyi hep en sona bırakırız. Ama gün gelir, o hesap bir defada görülür ve geri dönüş olmaz. Bugün İsrail’in saldırıları, tahrikleri ve özellikle Netanyahu’nun katliam siyaseti karşısında sıcak temastan başka bir çözüm yolu bırakılmadığı noktaya doğru ilerliyoruz.
Hackerların Mesajı
Tam da bu gerilimler yaşanırken, İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz’ın telefon numarası sosyal medyaya sızdırıldı. Türk sosyal medya kullanıcılarının görüntülü aramaları İsrail basınında geniş yer buldu. Küçük ama anlamlı bir mesaj: “Artık hiçbiriniz güvende değilsiniz.” Bu aslında siber bir uyarıydı. İsrail’in hangi kalın duvarların arkasına saklanırsa saklansın, Türk gençliğinin, Türk hackerlarının bir adım ötesine ulaşabileceğini gösterdi.
Charlie Kirk Meselesi
Bir diğer olay ise ABD’de yaşanan saldırıyla gündeme gelen Charlie Kirk’tür. Kirk, uzun zamandır İsrail yanlısı söylemleriyle tanınan bir figür. Donald Trump’a yakınlığıyla biliniyor, sık sık İsrail’in güvenlik politikalarını savunuyor, Filistin’deki katliamlara sessiz kalmakla yetinmeyip adeta meşrulaştırmaya çalışıyor. Şimdi uğradığı saldırı üzerinden kendini mağdur gibi lanse etmeye çalışıyorlar. Oysa unutmamak gerekir ki, İsrail’i kayıtsız şartsız destekleyen her ses, bölgemizde akan kanın ortağıdır.
Kirk, yıllardır genç kitleleri etkilemeye çalışıyor; onların zihninde İsrail’in zulmünü sıradanlaştırıyor. Bugün yaşadığı olay elbette bireysel bir saldırıdır ve şiddet hiçbir şekilde savunulamaz. Ama şu soruyu sormak hakkımızdır: Dünyada siyasi şiddeti körükleyen asıl güç kim? Gazze’de çocukları katleden bombaları kim gönderiyor? Masumları katleden Netanyahu ve onun destekçileri değil mi?
İsrail’in son saldırıları ve bu saldırıları alkışlayan Batılı siyasetçiler, aslında Türkiye’nin büyüyen gücünden duydukları korkuyu gizleyemiyorlar. Onlar biliyor ki, Türkiye bölgesinde kararlılıkla var oldukça, İsrail’in hayalleri birer birer çökecektir.
Buradan açıkça ifade edelim: Ne Palmira’daki üs çalışmalarımızdan, ne bölgedeki varlığımızdan, ne de Filistin davasına sahip çıkmaktan geri adım atmayacağız. Türkiye sabırlıdır, ama sabrının da bir sınırı vardır. O sınır aşıldığında ise İsrail için hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.
Rabbim milletimizi, devletimizi ve Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ın şahsında cisimleşen kadim devlet aklını muzaffer eylesin