Darbeler Zinciri Ve Türkiye'ye Kurulan Oyunlar

Yazının Giriş Tarihi: 27.05.2025 21:52
Yazının Güncellenme Tarihi: 27.05.2025 21:54

Tarih 27 Mayıs 1960…

Türk demokrasisi için kara bir gündür. Seçilmiş bir hükümet, ordu içindeki cunta tarafından devrilmiş; Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan idam edilmiştir. Bu sadece üç insanın hayatına mal olmuş bir kalkışma değildir; milletin iradesine indirilen ağır bir darbedir. Asker postallarıyla gelen "halk için" yönetim anlayışı, aslında millete rağmen bir vesayet sisteminin habercisi olmuştur.

27 Mayıs’ı takip eden her on yılda bir Türkiye benzer müdahalelere maruz kalmıştır. 12 Mart 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi, 28 Şubat 1997 post-modern darbesi ve nihayet 15 Temmuz 2016’da başarısız olan hain FETÖ kalkışması… Tüm bu süreçlerde ortak olan bir gerçek vardır: Demokrasiyi kesintiye uğratmak, milletin sesini bastırmak, Türkiye’nin önünü tıkamak...

Peki, bu darbeler sadece iç dinamiklerle mi gerçekleşti? Elbette hayır.

Her darbenin arkasında, küresel güçlerin ve onların içerideki işbirlikçilerinin gölgesi vardır. Özellikle İngiltere ve ABD başta olmak üzere Batılı güçler, Türkiye’nin kendi rotasında ilerlemesini her zaman bir tehdit olarak görmüştür. Güçlü, bağımsız ve kendi kararlarını veren bir Türkiye, Ortadoğu’daki planları bozan bir unsurdur. Bu nedenle Türkiye’nin ya içten karıştırılması ya da askeri vesayet yoluyla yönlendirilmesi amaçlanmıştır.

1980 darbesi sonrası ortaya çıkan PKK terörü de bu planın bir parçasıdır. Güya "etnik haklar" üzerinden başlatılan bu kirli savaşın asıl hedefi, Türkiye’nin birliğini parçalamak, milletin enerjisini iç çatışmalara yöneltmektir. Suriye'de PYD’ye verilen destek, Irak’ta federatif yapılar oluşturma çabası, Türkiye sınırlarına adım adım yaklaşan bir kuşatmanın izlerini taşımaktadır.

Darbeler sadece hükümetleri değil, milletin geleceğini de hedef alır. Eğitim politikaları, ekonomik yapılar, dini ve kültürel değerler her darbe döneminde yeniden dizayn edilmek istenmiştir. 28 Şubat bunun açık örneğidir: Sadece siyaset değil, inanç da hedef alınmıştır.

15 Temmuz ise bu planların zirve noktasıdır. Dış bağlantılı bir terör örgütü, devletin tüm kılcal damarlarına sızmış, milleti topyekûn esir alma girişiminde bulunmuştur. Ancak bu sefer millet susturulmamış, sokaklara çıkarak darbenin karşısında durmuş, tanklara karşı imanla dur demiştir.

Bugün hâlâ tehdit geçmiş değildir. Federatif yapılarla komşularımız paramparça edilirken, Türkiye'yi de bu modele zorlamak isteyen iç ve dış aktörler hâlâ devrededir. Terör örgütleri, ekonomik operasyonlar, medya algısı ve sosyal mühendislik çalışmalarıyla yeni tip darbeler sahneye konmaktadır.

Ama artık bu millet uyanıktır.

Geçmişten ders alan, millet iradesini esas alan, demokrasiye sahip çıkan bir Türkiye vardır. Artık bu topraklarda darbeye, vesayete, millete rağmen yönetime geçit yoktur. 27 Mayıs’tan 15 Temmuz’a kadar çekilen acılar, artık bu milletin hafızasına kazınmıştır.

Artık oyunlar deşifre, millet hazır, irade güçlüdür.
Ve artık bu millet, “BİR DAHA ASLA!” demektedir.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.