Bir gün herkesin hayatında sessizlik çöker.
Ne telefon çalar, ne kimse arar; sadece kalbinin sesi duyulur.
O sessizlikte insan, yıllar boyunca ertelediği her şeyi duymaya başlar:
Söylenmemiş bir “seni seviyorum”, tutulmamış bir el, eksik kalmış bir sarılma…
Hayat, sandığımız kadar uzun değil.
Bir ömür dediğimiz şey, hatırladıklarımız kadar kısadır aslında.
Kaç yaşında olursak olalım, bir gün dönüp baktığımızda
“Ben gerçekten yaşadım mı?” diye sormaktan kendimizi alamayız.
Çünkü çoğumuz yaşarken fark etmeyiz;
günleri sayarız ama anları yaşamayız.
Otuz sekiz yaşındayım…
Ama dönüp baksam, size otuz sekiz anımı peş peşe anlatamam.
Çünkü yılları yaşadım belki ama anları kaçırdım.
Zamanı doldurduk ama hayatı doldurmayı unuttuk.
Oysa bazı şeylerin yarını yoktur.
Bir özür, bir teşekkür, bir sarılma…
Hepsi bugünün hakkıdır.
Çünkü insan, sevgiyi söylemediği, elini uzatmadığı, gönlünü açmadığı her anda biraz eksilir.
Bir gün herkesin yolu son durağa çıkar.
Ve o durakta kimseye kazandıklarımız, arabalarımız, evlerimiz sorulmaz.
Sadece içimizden iki ses yükselir:
“İyi ki” ya da “Keşke.”
Bu dünyadan nasıl gideceğimiz,
bugün nasıl yaşadığımıza bağlı.
Birine “hakkını helal et” demeyi gururumuza yediremiyorsak,
bir “özür dilerim” cümlesini dilimizin ucuna getiremiyorsak,
bir “seni seviyorum” demek için uygun zamanı bekliyorsak,
bilesin ki vakit geçiyor.
Ve vakit geçtikçe insan, sevgisini değil pişmanlığını büyütüyor.
O yüzden vakit varken…
Sevdiğine sarıl.
Kırdığından özür dile.
Görmezden geldiklerine bir tebessüm gönder.
Çünkü bir gün gelecek,
bu dünyadan sadece iki şeyle ayrılacağız:
Ya keşkelerimizle, ya iyikilerimizle.
İsmail ACAR
06.10.2025
Her yazı, bir yolculuktur. Bu yolculukta okurun sesi, yazarın pusulasıdır.
Görüş ve önerilerinizi benimle paylaşabilirsiniz: ismailacar@74haber.com
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İsmail Acar
VAKİT VARKEN
Vakit Varken…
Bir gün herkesin hayatında sessizlik çöker.
Ne telefon çalar, ne kimse arar; sadece kalbinin sesi duyulur.
O sessizlikte insan, yıllar boyunca ertelediği her şeyi duymaya başlar:
Söylenmemiş bir “seni seviyorum”, tutulmamış bir el, eksik kalmış bir sarılma…
Hayat, sandığımız kadar uzun değil.
Bir ömür dediğimiz şey, hatırladıklarımız kadar kısadır aslında.
Kaç yaşında olursak olalım, bir gün dönüp baktığımızda
“Ben gerçekten yaşadım mı?” diye sormaktan kendimizi alamayız.
Çünkü çoğumuz yaşarken fark etmeyiz;
günleri sayarız ama anları yaşamayız.
Otuz sekiz yaşındayım…
Ama dönüp baksam, size otuz sekiz anımı peş peşe anlatamam.
Çünkü yılları yaşadım belki ama anları kaçırdım.
Zamanı doldurduk ama hayatı doldurmayı unuttuk.
Oysa bazı şeylerin yarını yoktur.
Bir özür, bir teşekkür, bir sarılma…
Hepsi bugünün hakkıdır.
Çünkü insan, sevgiyi söylemediği, elini uzatmadığı, gönlünü açmadığı her anda biraz eksilir.
Bir gün herkesin yolu son durağa çıkar.
Ve o durakta kimseye kazandıklarımız, arabalarımız, evlerimiz sorulmaz.
Sadece içimizden iki ses yükselir:
“İyi ki” ya da “Keşke.”
Bu dünyadan nasıl gideceğimiz,
bugün nasıl yaşadığımıza bağlı.
Birine “hakkını helal et” demeyi gururumuza yediremiyorsak,
bir “özür dilerim” cümlesini dilimizin ucuna getiremiyorsak,
bir “seni seviyorum” demek için uygun zamanı bekliyorsak,
bilesin ki vakit geçiyor.
Ve vakit geçtikçe insan, sevgisini değil pişmanlığını büyütüyor.
O yüzden vakit varken…
Sevdiğine sarıl.
Kırdığından özür dile.
Görmezden geldiklerine bir tebessüm gönder.
Çünkü bir gün gelecek,
bu dünyadan sadece iki şeyle ayrılacağız:
Ya keşkelerimizle, ya iyikilerimizle.
İsmail ACAR
06.10.2025
Her yazı, bir yolculuktur. Bu yolculukta okurun sesi, yazarın pusulasıdır.
Görüş ve önerilerinizi benimle paylaşabilirsiniz: ismailacar@74haber.com