Kimse kimseyi dinlemiyor, herkes bağırıyor ama hiç kimse anlaşılmıyor.
Sanki ruhlarımız da enflasyona uğradı…
Artık yalnızca geçim derdinde değiliz; anlam derdindeyiz.
Sabahları işe giderken sadece karnımızı doyurmak için değil, bir sebeple yaşamak için de motivasyon arıyoruz.
Ama bulamıyoruz. Çünkü ekmek aslanın ağzında değil, vicdanın içinde kaldı.
Kazandıkça mutlu olmuyoruz; aksine daha da eksiliyoruz.
Çünkü huzurun fiyatı yok, ama yokluğu hayatın her alanına sirayet ediyor.
Bir zamanlar sofralarımız kalabalıktı, şimdi ekranlarımız.
Bir zamanlar komşularımızı tanırdık, şimdi takipçilerimizi.
Ve bir zamanlar “nasılsın?” derken cevabını merak ederdik, şimdi sadece nezaketen soruyoruz.
Belki de bizi yoran geçim değil; geçinememek… insanla, hayatla, kendimizle.
Ama yine de içimizde bir yer, hâlâ “düzelir” diyor.
Çünkü biz bu topraklarda hep yeniden başlamayı bildik.
Bir tarladan umut yeşerttik, bir dost eliyle yeniden ayağa kalktık.
Gülüşünü paylaşan bir insanın bile bütün günümüzü değiştirebildiğini gördük.
O yüzden… bu yorgunluk geçici, yeter ki insan insana değsin.
Belki ekonomiyi hemen düzeltemeyiz, ama birbirimizi onarabiliriz.
Bir selamla, bir tebessümle, bir gönül bağıyla.
Çünkü insanın asıl sermayesi parası değil; kalbidir.
Ve kalp, adaletle, empatiyle, vefayla büyür.
Evet, yorulduk…
Ama unutmayalım: En yorgun zamanlar, yeniden dirilişin eşiğidir.
Yeter ki birbirimizi hatırlayalım.
Yeter ki bir umut ışığına inanmayı bırakmayalım.
İsmail Acar
16 Ekim 2025
Görüş ve önerilerinizi benimle paylaşabilirsiniz: ismailacar@74haber.com
“Söz, insana yakıştığı kadar değerlidir.”
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İsmail Acar
EKONOMİNİN ÖTESİNDE BİR YORGUNLUK
Ekonominin Ötesinde Bir Yorgunluk
Sokakta, pazarda, iş yerinde herkes aynı kelimeyi söylüyor artık: “Yorulduk…”
Ama bu yorgunluk sadece cüzdanla ölçülen bir yorgunluk değil.
Evet, ekonomi zor. Fiyatlar artıyor, alım gücü azalıyor, geleceğe dair kaygılar büyüyor.
Ama bir de görünmeyen başka bir yorgunluk var; insanın içini kemiren sessiz bir tükeniş.
Birbirimize güvenmeyi unuttuk, tebessümü lüks sayar olduk.
Kimse kimseyi dinlemiyor, herkes bağırıyor ama hiç kimse anlaşılmıyor.
Sanki ruhlarımız da enflasyona uğradı…
Artık yalnızca geçim derdinde değiliz; anlam derdindeyiz.
Sabahları işe giderken sadece karnımızı doyurmak için değil, bir sebeple yaşamak için de motivasyon arıyoruz.
Ama bulamıyoruz. Çünkü ekmek aslanın ağzında değil, vicdanın içinde kaldı.
Kazandıkça mutlu olmuyoruz; aksine daha da eksiliyoruz.
Çünkü huzurun fiyatı yok, ama yokluğu hayatın her alanına sirayet ediyor.
Bir zamanlar sofralarımız kalabalıktı, şimdi ekranlarımız.
Bir zamanlar komşularımızı tanırdık, şimdi takipçilerimizi.
Ve bir zamanlar “nasılsın?” derken cevabını merak ederdik, şimdi sadece nezaketen soruyoruz.
Belki de bizi yoran geçim değil; geçinememek… insanla, hayatla, kendimizle.
Ama yine de içimizde bir yer, hâlâ “düzelir” diyor.
Çünkü biz bu topraklarda hep yeniden başlamayı bildik.
Bir tarladan umut yeşerttik, bir dost eliyle yeniden ayağa kalktık.
Gülüşünü paylaşan bir insanın bile bütün günümüzü değiştirebildiğini gördük.
O yüzden… bu yorgunluk geçici, yeter ki insan insana değsin.
Belki ekonomiyi hemen düzeltemeyiz, ama birbirimizi onarabiliriz.
Bir selamla, bir tebessümle, bir gönül bağıyla.
Çünkü insanın asıl sermayesi parası değil; kalbidir.
Ve kalp, adaletle, empatiyle, vefayla büyür.
Evet, yorulduk…
Ama unutmayalım: En yorgun zamanlar, yeniden dirilişin eşiğidir.
Yeter ki birbirimizi hatırlayalım.
Yeter ki bir umut ışığına inanmayı bırakmayalım.
İsmail Acar
16 Ekim 2025
Görüş ve önerilerinizi benimle paylaşabilirsiniz: ismailacar@74haber.com
“Söz, insana yakıştığı kadar değerlidir.”