ANKA'NIN FISILTISI

Yazının Giriş Tarihi: 16.08.2025 19:22
Yazının Güncellenme Tarihi: 16.08.2025 19:24

Anka’nın Fısıltısı

Her insanın hayatında bir an gelir.
Küllere bulanırsın, nefesin daralır, yollar kapanır…
Ve tam da bittiğini sandığın yerde içinden yeni bir ses yükselir.

Belki de mesele küllerden doğmak değil; küllerin arasında gizlenmiş hayat kıvılcımını fark edebilmektir. O kıvılcımı büyütmek, ona inanmak ve onunla yeniden ayağa kalkmaktır. Çünkü gerçek diriliş, dışarıdan gelen bir mucizeyle değil, insanın kendi içindeki ışığı görmesiyle başlar.

Hayat, bazen bizi en sessiz anlarımızda sınar. Herkes gülüp eğlenirken sen içine kapanırsın. Kalabalıkların ortasında yalnızlığınla baş başa kalırsın. İşte o an, Anka’nın fısıltısını duyabilenler için yeni bir yol açılır. Çünkü yeniden doğmak, çoğu zaman kimsenin görmediği, duymadığı ama derinden hissettiğin bir yolculuktur.

Kimi zaman bir kaybın ardından, kimi zaman ağır bir imtihanın eşiğinde… Bazen de daha yolun başında, genç yaşında alnına yazılmış büyük bir sınavla yüzleştiğinde. O anlarda bir doktorun sözleri, “Sen Anka’sın” deyişi, insanın kulağında hiç susmayan bir umut melodisi gibi çınlar. Bazen de küçük bir kolye olur boynunda taşıdığın; dışarıdan sıradan bir takı gibi görünür ama aslında içindeki dirilişin nişanesi, sessiz uçuşunun kanat izi gibidir. İşte böyle anlarda hayat sana fısıldar: Küllerin içinde kalmak da senin elinde, yeniden doğmak da…

Kimimiz bunu bir kayıptan sonra yaşar, kimimiz büyük bir sınavın eşiğinde… Kimimiz de sadece içimizdeki boşluğu fark ettiğimizde. Fakat hepsinde ortak olan tek şey vardır: İnsan, en çok karanlıkta kendi ışığını arar.

Ve bil ki… bazı Anka’lar, gökyüzüne bakıldığında değil… göz göze gelindiğinde tanınır.

İsmail ACAR

74haber.com

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.