Coğrafi Sistemleri Genel Müdür Yardımcısı Dr. Akın Kısa:

Kastamonu Üniversitesi’nde düzenlenen "Yeşil Veri: Ormancılıkta Dijital Dönüşüm için Coğrafi Bilgi Tabanlı Çözümler" çalıştayında konuşan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Coğrafi Sistemleri Genel Müdür Yardımcısı Dr

Haber Giriş Tarihi:
Haber Güncellenme Tarihi:

Akın Kısa, Coğrafi Erişim Sistemi’nde 2027 yılında veriye erişim konusunda bir problem kalmayacağını ifade etti.

Kastamonu Üniversitesi Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama Uygulama ve Araştırma Merkezi (KÜ CBS-UZAL) tarafından düzenlenen, Ormancılık ve Tabiat Turizmi İhtisaslaşma Koordinatörlüğünce desteklenen "Yeşil Veri: Ormancılıkta Dijital Dönüşüm için Coğrafi Bilgi Tabanlı Çözümler" çalıştayı başladı. Kastamonu Üniversitesi Teknokent Konferans Salonunda gerçekleştirilen çalıştayda, ormancılıkta dijital dönüşüm sürecine mekansal veri temelli çözümler sunmak hedefleniyor. Coğrafi bilgi sistemleri (CBS) ve uzaktan algılama (UA) teknolojilerinin orman kaynaklarının izlenmesi, planlanması ve yönetiminde kullanımının masaya yatırıldığı çalıştay iki gün boyunca farklı oturumlarla devam edecek.

Doç. Dr. Emre Aktürk’ün yürütücülüğünü yaptığı çalıştayın açılış bölümüne Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Coğrafi Sistemleri Genel Müdür Yardımcısı Dr. Akın Kısa ve Bartın Üniversitesi Orman Fakültesi Ölçme Bilgisi ve Kadastro Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ayhan Ateşoğlu konuşmacı olarak katıldı.

Çalıştayın açılış konuşmasını yapan Kastamonu Üniversitesi Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Emre Aktürk, "Sanayi Devriminde ekonomiyi dönüştüren güç ilişkilerini yeniden şekillendiren ana kaynak nasıl petrolse bugün dijital çağda bu rolü veri üstlenmiştir. Artık ekonomiyi yönlendiren piyasalarda tekelleşme riski oluşturan ve ülkelerin rekabet gücünü belirleyen en kritik unsur yer altından çıkartılan fosil yakıtlar değil, her alanda ürettiğimiz ve çoğu zamanda farkına bile varmadan paylaştığımız verilerimizdir. Coğrafi verinin küresel piyasalardaki önemi, coğrafi bilgi sektörü pazarı 2025 yılı itibarıyla 100 milyar dolar seviyesini aşmış durumda. Bu pazarın 2030-2032 yılları arasında 250 milyar dolara yaklaşması hatta bazı raporlarda 472 milyar dolara kadar ulaşması bekleniyor. Amerika Birleşik Devletleri ile ilgili bir örneğe ulaştım, oradaki örnek de dikkat çekiciydi. 2023 yılında 13,3 milyar dolarlık bir sektör oluşturmuş, 2030’da da 40 milyar dolara ulaşacağı öngörülüyor. Akıllı şehirler, lojistik ve tedarik zinciri, savunma ve güvenlik, sigortacılık ve risk gibi konular günümüzün popüler konuları olmasının yanı sıra, coğrafi veri sektörünün en çok beslendiği kaynaklardır" dedi.

Daha sonra konuşan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Coğrafi Sistemleri Genel Müdür Yardımcısı Dr. Akın Kısa ise coğrafi Sistemler Genel Müdürlüğü’nün veriye eriştirmek için yoğun bir çaba harcadığını ifade ederek,"Coğrafi Sistemler Genel Müdürlüğü veriye erişmek için yürüttüğü çalışmalarda yüzde 90’lara ulaşmıştır. Yüzde 10’luk bir kısım kaldı, onu da bir aksilik olmadan halledeceğiz. 2026 yılı itibarıyla bir aksilik olmazsa ufak tefek sorunları da hallettikten sonra, Türkiye’de 2027 yılında veriye erişim diye bir problem kalmaması gerekiyor. Veriye erişim sağlandıktan sonra verinin kalitesi, güncelliği var. Orman Genel Müdürlüğünün ORBİS’ini herkes bilir. O bu sisteme entegre oldu. Örnek veriyorum, entegre edilen verilerde eksiklik varsa, güncel değilse, kalitesizse siz o sistemden hiçbir şey öğrenemezsiniz. Bu sene itibarıyla veri güncelliği, kalitesi konusuna da el atıldı. Bu konu Türkiye Coğrafi Sistemleri Kuruluna taşındı. Cumhurbaşkanımız da bu konunun üzerine düşüyor" diye konuştu.

Coğrafi verinin ormancılık alanında kullanımıyla ilgili konuşan Bartın Üniversitesi Orman Fakültesi Ölçme Bilgisi ve Kadastro Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ayhan Ateşoğlu, "Bugün bizler o birikimi sayısal çağın imkanlarıyla yeniden yorumlama noktasındayız. Geldiğimiz aşamada, sayısal verinin erişim hızı, çözünürlüğü ve çeşitliliği neredeyse tüm sektörlerde olduğu gibi ormancılıkta da bir teknolojik evrimi beraberinde getirmektedir. Ancak bu evrim yalnızca verinin miktarıyla değil, veriyi anlamlı dönüştürme kapasitemizle alakalıdır. Dolayısıyla asıl mesele, veriye erişmek değil, onu doğru yorumlayabilmek, paylaşabilmek, ve kurumsal düzeyde birlikte üretebilmektir. Bu noktada, teknolojiyi bir amaç olarak değil, insan-doğa ilişkisinin sürdürülebilirliğini güçlendiren bir araç olarak görmek gerekir. Bizler tıpkı geçmişte olduğu gibi önce ormanı ve ormancılığı, yani insanla doğa arasındaki kadim dengeyi derinlemesine anlamak zorundayız. Çünkü bu anlayış olmadan elimizdeki teknolojik imkanlar sadece veri üretir, bilgi üretmez, anlam üretmez" şeklinde konuştu.